Görüyorum ki bilinçaltı ansızın dikebiliyor bayrağını.
Merhaba bayan.
Sizi tam da buranızdan öpebilir miyim?
Burası rüyalarınız.
Evet onlar müptelalar,
Evet, bize.
Bir hışımla kalkıp yüzümü yıkıyorum şimdi.
Yumurtasız bir kahvaltı hazırlıyorum birazdan.
Şehirde, evde, odada, sofrada,
Tam olarak nerede bilmiyorum ama,
Bana ait herhangi bir yerlerde sizden kalma bir yalnızlık beliriyor.
Afedersiniz, ekmeğe uzanırken sizi hatırlıyorum bir an.
Ellerinizde demliğiniz,
Sabahın sekizi dokuzu,
Üzerinizde titreyen mavi elbiseniz.
Sonra ekmek,
Ekmek koyuyorsunuz masaya
-Kızmayın bayan bunların şiir olması benim suçum değil
Üstelik telaşa düşüren güzelliğiniz,
Elbette o da sizin suçunuz değil.
Fakat bana sarılmanız,
Bana sarılmanız sizin suçunuz.
Mesela beni öpmeniz,
Belediye durağında ellerime sıkıştırdığınız elleriniz,
Bir gece kulağıma Zerrin Özer'in şarkılarını söylemeniz.
-Bir saniye bayan, bölmeyin lütfen
Çarşıda camekan arkasından gelinliklere bakıp
İçinde beni barındırdığınız hayalleri sunmanız.
İnsan düşünmeden edemiyor,
Ne hakla mahsur bırakıyorsunuz beni şimdi bu şiir cehenneminde bir başıma.
Oysa ben,
Oysa ben şiiri cennet bilirdim,
Sizi de sevgilim.
Teessüf ederim.
Hem bilseydi annem sizi bu kadar sevdiğimi,
Beni bir daha yollamazdı
Şehrinize de,
Kadınıza da,
Köyünüze de...
Kızmayın bayan, kızmayın susuyorum.
Son olarak şairin biri diyor ki;
Gidin,
Dilediğiniz kadar gidin.
Fakat haram olsun tüm öpmelerim.
- Haram olsun tüm öpmelerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder